elveda-rumeli01
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

elveda-rumeli01

elveda-rumeli
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Filiz-MerveAhmet
~ღ°•.♥.°ღFiliz Ahmetci Baş Admin&
~ღ°•.♥.°ღFiliz Ahmetci Baş Admin&
Filiz-MerveAhmet


Kadın Mesaj Sayısı : 72
Nerden : Adana
İş/Hobiler : elveda rumeli
Lakap : filizci
hangi müziği seversin? : İsyankar yÜREK
Elveda-Rumeli01 Gücü :
Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam Right_bar_bleue

RUH HALİN? : Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam Asik10
TaKıMıN? : : Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam Fenerbahceaq4
SiTeMiSi KiM TaVsİyE eTtİ? : : benim sitem
Kayıt tarihi : 02/11/08

Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam Empty
MesajKonu: Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam   Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam EmptyPaz Kas. 02, 2008 8:34 pm

Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam

İzninizle, dizinin hep unutulan önemli bir karakterine ve usta oyuncusuna dikkat çekmek istiyorum. Sevimliliğiyle, boynuna atlayıp, cıvıl cıvıl gözlerinden öpme, yaşam deneyimleri ve bilgeliği ise önünde eğilme arzusu yaratan Baytar Efendi. Güzel bir melodinin altan gelen ve coşku yaratan ritim kısmı gibi, Mustafa Yaşar’ın onu yorumlayış tarzı da, geri planda diziye heyecan katmaya devam ediyor.

Baytar’ın muzipliklerinin sonu yok. Alex hafifçe Zarife diye seslendiğinde, sözde sağır dedenin, nasıl bir merakla kahvaltı sofrasından bahçeye fırladığını fark ettiniz mi? Birlikte göründükleri sahnelerde, Minik Zarife mi, Baytar Efendi mi daha sevimliydi, hala karar verebilmiş değilim. Küçük kızla olan halleri bana önceki bölümlerden birini anımsattı: Alex’e ne olduğunu merak eden öğrencilere verdiği yanıt, “Muallim Efendi haylazlık etti, ben de onu bir güzel patakladım...”, ve çocukların yüzlerinin bu yanıtla aldığı ifade. Hele hele, “Biz bunu beygirlere vuriiz” deyip, kolu kadar iğneyi zavallı Ramiz’e saplarken yüzünde beliren o endişeli ama bir o kadar da muzip ifadeyi bugüne dek ne görmüştüm, ne de hayal edebilirdim. Bizim “çorbacının”, Ramiz’in o çürük dişini çıkartacağı günü merakla bekliyorum.

Derdi olan herkesin kapısını vurduğu, ama o dara düştüğünde, Ramiz yada Meryem dışında, pek kimsenin anımsamadığı Baytar Efendi. Bu duruma rağmen, dostlarına, komşularına gücenmeyen Baytar, herkese içtenlikle yardıma koşmaya devam ediyor. Önce oğlunun, sonra torununun, farklı dinden kızlara aşık olmasına şaşmamak gerek. (Nede olsa duygusallığıyla mantığını harmanlayan Baytar Efendiye göre “hayatta sebepsiz iş olmaz.”) Belli ki ayrı gayrı gütmeden insanlara elini uzatan, yüreğini açan dedenin yetiştirdiği çocuklar da, insanlar arasında görünmez duvarlar örmeye çalışan tabuları hiçe sayıyor. Hoşgörüsü gibi, sağduyusunu da asla yitirmeyen, hiçbir şeyin onu şaşırtamadığı, ama gün görmüş geçirmişliğin coşkusunu da, insan sevgisini de azaltamadığı Rumeli bilgesi. Damdaki Kemancı’da bir paraleli olmayan Baytar Efendi, uyarlamayı yapan senaristlerin yarattıkları, buram buram Balkanlardan esen, neredeyse simgesel bir karakter. Mustafa Yaşar’ın yorumuyla daha da vaz geçilemez oluyor.

Yaşar, oturduğu yerden, karakterinin duygularını, düşüncelerini yüzündeki ifadelerde ve gözlerindeki bakışlarda yoğunlaştırdıkça, ben heyecandan koltuğumda oturamaz hale geliyorum. Son bölümlerde de, yine çoğu yakın plan çekimlerden oluşan, diyalog ağarlıklı sahnelerde, oyuncuyu seyretmeye doyamadım. Hangisini saysak bilmem ki. Evini terk ederkenki hüzün ve korku dolu halini mi, yada bakımsız “lojmana” vardıklarında durumu idare eden “tedbirli adamı” mı? Çaput ağacında, torununa anlayış içindeki bakışlarını mı, yoksa Ramiz’lerin evine yönelen Alex’in ardından kaygı ve öfke dolu haykırışını mı? Zarife’yle gözgöze gelişini mi, izlerken iç titreten bir pişmanlıkla, mektubu yaktığını itiraf edişini mi? Ya, nineyi iyileştiremeyeceğini anladığındaki üzüntüsü? Şirin ufaklığın adının Zarife olduğunu anladığında, Alex’e gizliden bir yan bakışı vardı ki, duygular yumağı! Suya düşen bir damlanın yarattığı daireler gibi, tek satırlık repliklerle yola çıkıp, karakterinin iç dünyasını, yalnız yüzünü ve gözlerini kullanarak genişletemeye devam ediyor, büyücü :-)

Kaçıranların 32 ve 33.bölümlerde Yaşar’ı izlemelerini yada şimdiye kadarki sahnelerine bir daha göz atmalarını tavsiye ederim. Yaşar’ın abartısız ama yoğun ifadeleri, özellikle de dramatik sahnelerdeki içsel gerilimin aktarılmasında çok etkili oluyor. Örneğin çetelerin Baytar ve Sofi’ye saldırışlarını –şükür ki- görmedik, ama Baytar Efendi’nin anlatımı, şiddetin insan üstündeki etkisini çok daha iyi yansıtıyordu. Zarife ve Alex öyküsündeki gerilime de Yaşar’ın oyunculuğunun katkısının, tüm dayak yada falaka sahnelerinden daha fazla olduğunu düşünüyorum. Örneğin, gerçekleşmeyen düğünde, ense köküne konuşlanıp, Alex’e fırlattığı, tahrip gücü füzelerden beter o bakışı !-) Yada merdivenlerde oturmuş, az önce Alex’le görüşmesine yardım ettiği Zarife’nin arkasından bakarken, endişeli ama şefkat dolu ifadesi.

Baytar Efendi’nin çoğu sahneleri, doğal olarak torunuyla beraber. Bu sahneleri özel kılan, sıcak bir dede-torun ilişkisinden öteye, tam da boynuzun kulağı geçmeye başladığı sırada, hocayla öğrenciyi her replikte, her bakışta birbirlerine keyifle meydan okurken izleyebilmek. Üsküp Türk Tiyatrosu, Makedonya’da Türk kültürünün yaşatılmasında rol almak gibi özel bir misyon da üstlenmişken, bu ekibin farklı kuşaklardan oyuncularını birarada seyredebilmek, bir devir teslim sürecinin belli bir kesitine tanıklık etmek fırsatı sunuyor. Yaşar’ın Saban’la olan sahnelerinde, öğrencisinin başarısından büyük gurur duyan, ama her fırsatta, onun için çıtayı biraz daha yükseltmekten vaz geçmeyen babacan hoca tavrı, bu tanıklık deneyimine ayrı bir zevk katıyor. Ahmet'le biraraya geldikleri sahneler ender de olsa, yine buna benzer bir hava esiyor. Keşke daha fazlasını da görebilsek. Bazı anketlerde bir röportajını okumayı yada izlemeyi en çok isteyeceğiniz oyuncu kimdir diye soruyorsunuz. Makedonya’nın tiyatro geleneğini, Üsküp’teki Türk tiyatrosunun öyküsünü, ekipteki genç kuşak oyunculardan beklentilerini, Yugoslavya’dan Makedonya’ya uzanan gelişmeler içinde şekillenen yaşamını ve oyunculuk kariyerini, Yaşar’ın kendisinden dinleyebilmek önemli bir kazanç olurdu.

Geçen hafta, Makedon oyuncuların bazılarının geri planda unutulmaları üzerine süren tartışmalarda, ironik ama, Yaşar’ın adının yine unutulması, bana bu yorumu yazma zorunluluğunu hissetirdi. Oyuncunun adının açılış değilde, kapanış jeneriklerinde veriliyor olması da beni gerçekten üzen bir durum. Baytar Efendi dizideki aşk öykülerinden birinin parçası olmadığından unutuluyor herhalde. Ancak farkında olsak da, olmasak da, yüreğimizin ve aklımızın bir köşesinde geniş yer eden, hayatımıza “bre more” deyimini sokan, “çaki gibi” bir delikanlı Mustafa Yaşar.

Sevgiler,

zbi

Not: Senaristlere haber edin lütfen, Baytar Efendi bir kere daha rahatsızlanacak olursa, bu Elveda Rumeli izleyicisine, ekran başında, inme geliverecek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://elveda-rumeli01.yetkin-forum.com
 
Hayatımıza Bre More Deyimini Sokan Adam
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
elveda-rumeli01 :: Elveda Rumeli :: Oyuncular Tartışma Konuları-
Buraya geçin: